18 Ocak 2012 Çarşamba

Bir delinin hatıra defteri (17)

17 Ocak Salı
Uzun süre sonra aşırı uykulu olma durumu yine başladı, nedenini bilmiyorum ama zaman zaman gözlerimi açık tutmak için ellerimi kullanmak zorunda kalıyorum. Bu beni asıl tedirgin eden değişikliğin yanında bir şey değil ama. Artık pek korkmuyorum ya da heyecanlanmıyorum. Bu akşam bridge kursuna başlıyorum ve normalde birkaç gün öncesinden paniklemeye başlamam gerekirdi. Bu panik de kurs başlamadan beş dakika önce geçerdi ama şimdi hiç bir şey hissetmiyorum. Belki de düşünebileceğim konu üzerinde bir kaç saniyeden daha uzun bir süre yoğunlaşamadığımdan böyle bir durumdayım. Evde, işte bana bir şey sorulduğunda bir cevap veriyorum ama sanırım bu cevabı düşünmeden veriyorum ya da bu sırada nasıl düşündüğümü çok çabuk unutuyorum. Analitik düşünme dedikleri, bir problemi adım adım çözme yerine çözümün birden beynimde oluşması gibi bir durum yaşıyorum. İşe yaradığı sürece şikayet etmeyeceğim heralde ama acaba akşamki kurs yeni ve henüz alışamadığım düşünce yöntemiyle nasıl geçecek diye de merak ediyorum.
Bu gün pek iş yapmadım, programda düzeltmem gereken hatalar vardı ama nedense hiç acelem yoktu. Ya çözüm aklıma gelmezse diye panik yaptığım saniyeler oldu ama bunlar da çabuk geçti. Aslında sadece kitap okumak istedim ama tembelliğimi de bu kadar açık gösteremezdim, bunun yerine internetteki bir satranç turnuvasını seyrettim.
Saat beşe geliyor, geç kalmamak için şimdi çıksam iyi olur. Adresi ve yolu google sayesinde iyice öğrendim, çıkıyorum şimdi.
İstasyona kadar normal geldim, bakalım yolun gerisini bulabilecek miyim? Haritayı çantadan çıkarsam mı acaba? Yok ya, hava çok soğuk, ayrıca etraf iyice  karanlık, haritayı okuyamam heralde. Yakında sola dönmem lazım. Bremerstrasse? Bu kadar çabuk muydu? Neyse, o zaman şimdi sola doğru gideyim. Betzenberg yoluna da geldim, stadyum da gözüktü zaten, doğru gidiyorum. Yol ileride stadyumun arkasından mı geçiyor? Haritaya göre önünden geçmeliydi ama. Oh, neyse ki göz yanılmasıymış. Şimdi önce Hegelstrasse'yi bulayım. Spinozastrasse! Burası da filozoflar mahallesi gibiymiş. Tamam, Hegelstrasse. İleride bir otel olacak ve oradan sağa doğru Kantstrasse'ye döneceğim. Hedefe geldim sonunda, 89 numara nerede acaba? Kilise, okul filan tamam ama hiç bir binada numara yazmıyor. Protestan kiliseleri de gerçekten küçük oluyormuş. Hah, sonunda bir canlı gördüm şurada, ona sorayım bari. İyi de gösterdiği binada 89 yazmıyor ki, yine de bir bakayım oraya. Rahip kalıyormuş burada, zili çalıyorum, yanlış hatırlamıyorsam yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek gibi bir görevleri vardı bu rahiplerin. Galiba kapıya bakmak gibi bir görevleri yokmuş. Park yerine doğru gideyim. Hey, bir araba geliyor, güzel, park ediyor ama kadının arabadan çıkmaya niyeti yok. Bu tarafa da bakmıyor hiç. Belki de otoparkta yalnız bekleyen bir adamdan korktu, ama benim ondan daha çok korktuğumu bilmiyor. Heralde arabada oturmak dışarıda soğukta beklemekten daha rahat. Kadına adresi soruyorum, camı bile indirmeden bridge kursu için mi geldiğimi soruyor ve bay Schneider'i beklememiz gerektiğini söylüyor. Bekleyelim o zaman, hava da o kadar soğuk değilmiş. Schneider beş dakika sonra geliyor ve hep beraber içeri giriyoruz, tanışıyoruz, yerlerimize geçiyoruz.
Bridge için oldukça iyi hazırlanmış bir ortam. Önce biraz ders yapıyoruz, sonra da oynamaya başlıyoruz. Bir sürü hata yapıyoruz ama çok eğlenceli insanlar. Zaten Almanya'da anaokulu çocuklarından daha neşeli bir grup varsa, o da emeklilerdir. Haftaya salı tekrar buluşmak üzere ayrılıyoruz ve trenle eve dönüyorum.
Güzel bir akşam geçirmiştim, insanlarla iletişim kurmakta zorluk çekmemiştim, hatta bazen çok mu ileri gittim diye kendime sordum ama olan olmuştu bir kere. Oynarken düşünmem gereken durumlarda yine sistemli olmayan daha çok sezgisel ama yanlış olmayan çözümlere ulaştım. Yaptığım hatalar genelde oyuna yeterince konsantre olamamaktan kaynaklanmıştı, bazı ihtimalleri dikkate almayı unutmuştum. Beynimin yeni çalışma moduna alışabilirsem güzel olacak gibi. Bir sonraki maceram cuma günü İspanyolca dersi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder