3 Ocak Salı
Şirkette alkol almadan da uyku bastırıyor. Öyle ki öğleden önce esnemekten başka hemen hemen hiç bir şey yapamıyorum. Öğleden sonra bir saat kadar gözlerimi açık tutamıyorum ama ondan sonra sorun olmadan çalışabiliyorum. Eğer bu haftasonuna kadar yorgunluk sorunu çözülmezse ilacı artık akşam almaya başlayacağım.
Bu gün bir intihar senaryosu düşünmeye çalıştım. Etmeye niyetim yok, sadece merak ettim. Nasıl yapardım, nelere dikkat ederdim? Mükemmel intihar mükemmel suç kadar zor bir şeymiş sonucuna vardım.
Bu akşam panik için ideal ortam oluştu. Katja dışarıda, ben içeride, çocuklar mutlu ve bu sefer ilaç izin verirse karanlık düşüncelerimi davet etmeye kararlıyım.
Senaryolar birbirini kovalıyor ama içimde fırtınalar kopmadı hala, sadece zaman zaman rüzgarlar ama dengemi bozacak kadar şiddetli değiller.
Telefon çalıyor. Telefonu alıyorum ve kiminle olduğunu anlamadan konuşmaya başlıyorum. Bir beş on saniye sonra durumu çözüyorum ve beynimin bu tepkiyi nasıl bu kadar kusursuz verebildiğine hayret ederek konuşmayı daha kontrollü bir şekle çeviriyorum. Uzun süredir yapmayı istediğim bir konuşmaydı, sadece konuyu nasıl açacağımı bilmiyordum ve ilahlar yine armudu pişirmiş ve ağzıma atmışlardı. Problemlerim üzerine konuştuk, ben anlattım o dinledi, sonra o yaşadıklarını anlattı ben dinledim. Sonuçta bilmediğim ya da daha önce düşünmediğim hiç bir şey söylemedi ama üzerimden büyük bir yükün kalktığını hissettim. Buna karşılık artık korktuğum ve çözmem gereken yeni problemlerim var ama bunlar benim için daha kontrol edilebilir şeyler.
Bu akşam panik yoktu ama savaş daha bitmedi, belki de daha başlamadı bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder