Sabahları tren istasyonuna giderken uzaklardan seslerini duyarım. Çok seri bir taktaktaktak. Gözden uzak gönülden uzak düşüncesiyle pek ilgilenmiyordum, ta ki geçen hafta öğle yemeğinden hemen önce ev halkı bahçeye bir ağaçkakanın geldiğini söyleyene kadar. Tabii ki ben gelene kadar kaçmıştı ama artık o kadar da uzakta değillerdi.
Hafta için şirkette zamanımın önemli bir kısmını bu kuşlara adadım ve bilgiler topladım. Saniyede 20 darbe hıza ulaşabildikleri ve kafalarının 1200 g ivmeye dayanabildikleri ve darbeden bir milisaniye önce gözlerini kapatarak uçuşan talaşlardan korundukları bilgileri beni çok etkiledi. İstasyonda tren beklerken seslerini daha dikkatli dinledim ve kaynanamın evine birkaç yüz metre uzakta bir taneyi hedef olarak belirledim.
Dün öğlende kaynanam planımı anlattım ve çocuklarla beraber gelmek isterler mi diye sordum. O da bana o kadar gitmeme gerek olmadığını, bahçenin yukarısında da ağaçkakanlar olduğunu söyledi. Daha az yürümek daha iyi bir fikirdi ama çocuklarla gitmek hiçbir şey göremeyeceğim demekti. Sonunda ilk gün için hedef küçülttüm ve sadece ağaçkakan yuvası aramaya karar verdim. Okuduğum bilgilere göre ağaçkakanlar birden fazla yuva adayı yapıyor ve sonra birini seçiyorlarmıs. Eğer yapım aşamasında bir kaç delik bulabilirsem belki bir kaç ay içinde ağaçkakan yavrusu görme şansım bile olabilecekti.
Ormanda daha elli metre gitmemiştik ki yeni açılmış deliklerle kaplı ölü bir ağaç gördük. Delikler oldukça alçaktı ama aynı zamanda da derindiler, sadece böcek aramak için açılmışa benzemiyorlardı. Çevrede ayrıca daha yükseklerde olmak üzere daha başka delikler de gördük. Ne yazık ki bütün gün uzaktan gelen sesler dışında canlı hiçbir kanıt bulamadık.
Bugün şansımı yalnız denemeye karar verdim ve aynı yolu takip etmeye başladım. Birinci kattaki yola kadar bir şey yoktu. İkinci kattaki yola çıkmak için patikayı takip etmek yerine yine tepeyi tırmandım. Bu sırada dün gördüğüm ağaçlara tekrar baktım, yerlerini daha sonrası için hatırlamam gerekebilirdi. Bu sırada arkamdan gelen çok yavaş tak tak şeklinde sesler duydum ama pek dikkat etmedim, bazen baştankara türü kuşlar da ağaçları gagaladığında böyle sesler çıkıyor çünkü. Yokuş tırmanma nedeniyle biraz soluklandıktan sonra yeniden yürümek için arkamı döndüm ve hazır dönmüşken sesin geldiği ağacı aradım ve sonunda aşağıdaki ağaçkakanı iş başında gördüm. Biraz daha yaklaşmaya karar verdim ama bu sırada onu kaçırdım.
Dendrocopos major
Sonunda şans bana gülmüştü ve bunun ne kadar daha devam edebileceğini öğrenmek için Lindenberg'e doğru yürümeye başladım. Lindenberg tepelerinde bir gün önce atmaca ve doğan türü yırtıcı kuşlar görmüştüm ve ormanın yola yakın kısmında da ufak çaplı bir bataklık vardı. Geçen gittiğimde o bataklıkta kurbağa görememiştim ama artık iribaş bulmaya bile razıydım. Ne yazık ki talihin dengeleri istediğim gibi çalışmıyordu, ne yırtıcı kuş ne de kurbağa göremedim ama aşağıdaki videoyu çekebildim.
Kuş sesleri eşliğinde sincap ile birkaç saniye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder