25 Eylül 2011 Pazar

Süt ve kahve karıştırma bilmecesi

Oldukça bilinen bir bilmecedir. Aynı büyüklükte iki bardak alınır. Birine süt birine kahve konur. Sonr a içinde süt olan bardaktan bir çay kaşığı süt alınır, kahve bardağına konur ve karıştırılır. Sonra sütlü kahveli bardaktan aynı çay kaşığı ile aynı miktarda karışım alınır ve sütlü bardağa geri konur ve karıştırılır. Orjinal bilmece burada işlemi keser ve şunu sorar:
Süt bardağında mı daha çok kahve vardır yoksa kahve bardağında mı daha fazla süt vardır? Yoksa ikisi de  eşit midir?

Bu sorunun çözümünde ilk başta yapılan işlemin kaç kere yapıldığının bir önemi yoktur. Yani problemin çözümünde yapılan varsayımlar geçerli olduğu sürece kaç kere ve nasıl karışımlar yapıldığı sonucu etkilemez.

Çözüm sırasında yapılan varsayım karışımların toplam miktarlarının başlangıçtaki toplam miktarlara eşit olduğu ve her adım sonunda iki bardakta da eşit miktarda karışım olduğudur.

Bu varsayımlar doğrultusunda çözüm çok kolaydır: Süt bardağındaki eksik süt tabii ki kahve bardağındadır ve bardaklardaki sıvı miktarı her adım sonunda aynı kaldığından kahve bardağında da aynı miktarda kahve eksiktir. Bu eksik kahve de süt bardağındadır.

Çözümün daha kolay anlaşılması için soruyu sıvılarla değil de 10 siyah ve 10 beyaz taşla da çözebiliriz. Ya da normal bir iskambil destesiyle (26 kırmızı ve 26 siyah kart). Bu çözümler okuyucuya alıştırma olarak bırakılmıştır.

24 Eylül 2011 Cumartesi

Gleisweiler


Bu sabah havanın güzel olmasını fırsat bilip Katja'nın babasını ziyarete gittik. Önce klinikte odaya çıkıp eşyalarımızı bıraktık. Kayınpeder yemeğe indi. Katja kafeteryada çeviri işine devam etti, ben de çocukları alıp bahçeye indim.

Çocuklar daha önce buraya geldikleri için bana etrafı gezdirdiler. Sekoya ağaçlarını, fıskiyeyi filan gösterdiler. Kuş fotoğrafı çekme planım çocukların aşırı hareketli doğaları nedeniyle suya düştü hemen. Birazdan kayınpederim yanımıza geldi ve orman kenarındaki gezintimize başladık.


Çocuklar da kestane topladılar ve ellerindeki naylon poşetlerle paraşütle atlama oyunları oynadılar. Ben de dedeyle böcek fotoğrafları çektim. Katja'nın saat 3'te tercüme için birisiyle buluşması gerektiğinden fazla kalmadık orada. En kısa zamanda bu güzellikleri yine görmek için Gleisweiler'e tekrar gitmeyi düşünüyorum.

17 Eylül 2011 Cumartesi

Bit pazarına nur yağdı.

Bu sabah kütüphaneden aldığımız kitapları geri vermek için Neustadt'a gittik. Kütüphaneden çıkınca gördük ki bit pazarı kurulmuş. Çoluk çocuk eski eşyalarını satıyor. Katja bana çocuklar için bir miktar para verdi ve kendisi birden kayboldu. Çocuklara istediklerini alabileceklerini ama satın alma işlemini kendilerini yapmaları gerektiğini söyledim. Daha bir dakika geçmeden iki yeni arabamız olmuştu. Daha sonra Serkan bir kitap aldı. Bir de ikisi için parmak izi alma seti aldık. Ümit durumu eşitlemek için bir şey aramaya başladı. Sonunda küçük renkli taşlardan almaya karar verdi. O tezgaha bakan kadına aynen şöyle sordu: 
-Wie viel kostet dieses Diamant?
Yani, bu elmas kaç para? Kadın şaşırdı ama bizim oyun dünyamızda parlak her taşın elmas olduğunu nereden bilsin? 
Sonra bir tane de tahta yılan alıp gittik. Tabii yolda Ümit'i o yılanın gerçek olmadığı konusunda ikna etmemiz çok kolay olmadı.

Neye niyet neye kısmet!


Bu hafta sonu hazır yağmur yağmıyorken ormanda gezip biraz fotoğraf çekeyim dedim. Kuş ve tırtıl arıyordum aslında. Bunun yerine sadece örümcek bulabildim. Ayrıca irtifa arttıkça örümceklerin boyutları da büyümeye başlayınca iyice korkmaya başladım. Simdi örümceklerin türlerini belirleyebilmek için bir kitap almayı düşünüyorum.







13 Eylül 2011 Salı

Ahmet patron da evlendi

Oldukça karışık bir organizasyondan sonra liseden sınıf arkadaşım Ahmet de evlendi. Yorlu bir yolculuktan sonra (İstanbul içinde 2 saat kadar) düğün mekanı olan Kuruçeşme Divan'a vardık. Müşerref teyze bizi oldukça iyi karşıladı. Kokteyl olayına girdik ve çıkışa yakın olan 'Özgür'ün serseri arkadaşları' anafikirli masamızda yerimizi aldık. Yalnız masa konusunda Tolga'ya verilen sözün tutulmamış olması da dikkatten kaçmadı. Saat sekiz buçukta gelinle damat merdivenlerde gözüktü, Karayip Korsanları müziği eşliğinde. Nikah, şahitler huzurunda Kadıköy belediye başkanının verdiği yetki ile kılındı ama bu duruma kimse itiraz etmedi. Daha sonra yeni evli çift misafirlere bir dans gösterisi sundular. Bu sırada bizim masanın eksik kadrosu da tamamlanmıştı ve biz de masamıza geçip yemeğe başladık. Bir ara gelinle damat masamıza uğradı ve topluca aşağıdaki fotoğrafı çektirdik. Foroğrafçı kız resimleri getirdiğinde farkettik ki sadece benim gözler kapalı çıkmış. Sağ olsunlar photoshop ile maymunun gözlerini açtılar.


Daha sonra Star Wars teması eşliğinde pasta geldi. Bir ara Alper'i dansa davet ettiler. İlk önce yok mok dediyse de daha sonra kendisini halay ekibinin başarısı için varını yoğunu ortaya koyarken gördük. Biz de daha fazla kalmadık ve herkes İstanbul'un çeşitli yerlerine dağıldı. Sonuçta soundtrack'i ile yıllarca hatırlanacak güzel bir düğün oldu.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Hells Angels

Eylül başında liseden bir arkadaşımın düğünü nedeniyle İstanbulda'ydım. Çocuklar ise okulları devam ettiği için Almanya'da kaldılar. İstanbul'da 30 derece hava sıcaklığı varken ben Almanya'da yağmur yağıyor sanıyordum. Bu resimlere bakılırsa cehennem sıcakları kısa süre için de olsa Almanya'yı da vurmuş.