28 Eylül 2014 Pazar

Okul gezisi: Taş devri

Ümit geçen hafta ilk okul gezisine gitti. Fen bilgisi dersinde taş devrini öğrendiklerinden bu konuda bazı deneme yapabilecekleri Edenkoben doğa bilimleri müzesinde bir gün geçirdiler ve gece de orada kaldılar. Müzede taş devrinde kullanılan bazı alet ve silahlar yapmışlar. Ayrıca taşların üzerine de çeşitli mağara resimleri yapmışlar. Aşağıda Ümit'in taş devrinden eve getirdiği örnekleri görebilirsiniz.

Bıçak

Odundan mum

Bence lombak ama işin uzmanları bunun mamut olduğunda hemfikir

21 Eylül 2014 Pazar

Okul festivali

Okullar açılalı iki hafta oldu ama ilk festival bu hafta sonuydu. Ebeveynlerin tanıştığı, çocukların da oyun oynadığı, bol bol yemek yenilen tipik Alman kutlamalarından biriydi. Okul kütüphanesine yardımda bulunmak isteyenler çocukların kütüphanede görmek istediği kitapları satın almak için gönüllü oldular. Evde yapılan yemekler misafirlere satıldı. Aidat karşılığı okul aile birliğine yeni üyeler  kabul edildi. Çocukların tek ilgilendiği şeyler ise oyunlar oldu. Ben de bu oyunların bazılarını kaydetmeye çalıştım.

Yürümeyi yeni öğrendiklerinde Ümit Serkan'ın arabasını itiyordu, şimdi sıra Serkan'da.

Ümit aslında destek tekerleri olan tek tekerlekli bisiklete binmek istiyordu ama iki çocuk bu bisikletlere el koyduğundan mecburen arabayla idare etmek zorunda kaldık. Ümit'i cinayet işlemekten zor vaz geçirdim.

Serkan perende atma konusunda da Ümit'ten birkaç adım önde ama kızlar sanki herkesten daha önde.

Bakalım bu okul Serkan'a ne kadar dayanabilecek?

20 Eylül 2014 Cumartesi

Filmlerde yaş sınırı

Bu akşam çocuklarla sinemaya gittik. Filmi de kendileri seçti, parçaları seyrettikten sonra. Filmin yaş sınırına baktığımızda FSK 12 ibaresi vardı, yanioniki yaşından büyükler için. Çocuklar birbuçuk yaş küçük kalıyorlar anlayacağınız. Ne yapacağız diye düşünürken imdadımıza başka bir kural yetişti. Eğer çocukların yanında ebeveynlerden en az biri varsa altı yaşından büyük çocuklar FSK 12 ibareli filmlere girebilirler. Bu bilgiyi biletlerin rezervasyonu sırasında da sinemadan teyit ettirdik. Aslında bu kural şu anlama geliyor: Bütün FSK 12 filmler aslında FSK 6 özelliklerini taşımalı. Peki o zaman neden iki değişik yaş sınırı var sorusu üzerine kafa patlatmayı başka bir zamana bırakıp yola çıktık. Rezervasyondaki biletleri film başlamadan yarım saat önce almak gerekiyor. Bu daha anlaşılır bir kural. Yani eğer film başlamadan yarım saat önce biletleri almadıysanız bunları sırada bekleyen başka sinemaseverlere satabiliriz demek. 

Tabii ki sinemaya film başlamadan onbeş dakika önce varabildik. Gişeye gittik ve "Rezervasyonumuz vardı" dedik. Görevli kadın listeye baktı ve "Filmden yarım saat önce gelmediğiniz için biletleri başkasına sattık" dedi. Hemen ardından da yeni bilet almamız gerektiğini ekledi. Doğruyu söylemek gerekirse bu cümleyi hala anlayabilmiş değilim. Yani bilet kalmadığı için başka birine bizim biletleri satmış ama o seans için hala boş yer var ya da ben bu kadar anlayabiliyorum. Hatta bize nereden yer istediğimizi bile sordu. Çocuklar arkada oturmak istedi ve üç adet biletimizi alıp Hercules adlı film için 10 numaralı salonda gittik.

Filmin başlamasına beş dakika vardı ve salonun onda biri belki doluydu. Gişedeki kadınla yaptığımız muhabbete gittikçe daha az anlam verebiliyordum. Ben hala Hercules film acaba gerçekten ebeveynler ile altı yaş sınırına sahip olabilir mi diye düşünürken ilk şok yola çıkmıştı bile. Gelecek filmlerin reklamları. Evet film belki gerçekten altı yaş içindi ama reklamlar değildi. İlk reklamda çocuklar hem gözlerini hem kulaklarını kapatıp eve gitmek istediklerini söylemeye başladılar. İkinci reklamda da (Dracula) bu durum devam edince salondan çıkıp dışarıda beklemeye karar verdik. Bu sırada Ümit neden korktuğunu açıklamaya başladı. İlk reklam günümüzde geçen bir olay olduğu için korkmuş, o zaman olaylar onun için gerçek oluyormuş. Dracula ya da Vikingler gibi filmlerdeki çok daha fazla ölüm sahnesi ise masal gibi etki yapıyormuş. Serkan daha aşırı tepki gösterdiğinden Vikingler ve Hobit reklamlarını dışarıda geçirdik. 

Bizim film başladığında bir kere daha denemeye karar verdik ve içeri girdik. Baştan sona kadar sayamadığım kadar çok insan öldürüldü filmde ama çocuklar eğleniyordu. Demek işin sırrı hikayenin gerçek olabilme ihtimaliymiş. Bizimkilerin bunu anlamak için kullandıkları tek kıstas da hikaye hangi zamanda nerede geçiyor sorusu. Günümüzdeyse ağiıyoruz, geçmişteyse gülüyoruz (ilk şoku atlatmak zaman alıyor ama). 

Sinema salonları reklam gösteriminde filmin yaş sınırına bağlı kalmayacaksa bir dahaki sefere işi sağlama alıp reklamlardan sonra içeri girmeyi düşünüyorum.  
  

7 Eylül 2014 Pazar

Hediye almanın temel teoremi

Teorem: Hediye alırken ne kadar karmaşık bir plan yaparsanız yapın, o planı boşa çıkaran basit bir çözüm vardır.

Bunun en sık örnekleri çocuklara alınan hediyelerde görülür. Çocuğa robot, mikroskop ya da oyun konsolu gibi şeyler almanın temelinde yatan 'Arada ben de nasiplenirim ama çocukların odasında kalacağından benim ilgilenmem gerekmez. Win-win olayı işte.' diye yapılan planlar tarihte asla başarıya ulaşmamıştır. Ya çocuklar bu aletlerle hiç ilgilenmemişlerdir ve bütün iş size kalmıştır ya da hediyeden nasiplenememişsinizdir. 

Kısaca hiç kasmayın ve çocuk ne istiyorsa onu alın.

İspat: Tümevarım yöntemiyle bugüne kadar çocuklara alınan hediyelere bakalım.

Kristal büyütme için alınan kimyasal madde ve laboratuar gereçleri: Masamda duruyorlar.

Uzaktan kumandalı oldukça güzel bir çift Ferrari: Salondaki dolabın içinde bekliyorlar.

Uzaktan kumandalı helikopterler: Salondaki dolabın üzerindeler. Kumandaların yerini Allah bilir (Bir keresinde rabbime sormuştum Cleveland demişti ama açıkçası buna pek inanmıyorum).

Başlangıç için ebru seti: Bugün çocuklar odalarını topladılar ve boyaları artık masamın üzerinde.

Model uçaklar, gemiler: Çoğunlukla mutfaktalar.

Laptop: Bir başka masanın üzerinde.

Tablet, nintendo: Bana sıra gelmiyor.

QED.