24 Haziran 2012 Pazar

Ümit ve Serkan (23)

Bu sefer hava çok güzel değildi ama en azından yağmur yağmıyor diye ormana gezmeye gitmeye karar verdim. Çocuklar da gelmek istediler. Serkan'a ormanda banka kadar gideceğimizi söyledim ve o da o zaman  bisikletiyle geleceğini söyledi. Daha ormana yeni girmiştik ki Serkan dönmek istedi. Ümit'le ben de yola devam ettik. Ümit yeni öğrendiği Expelliarmus büyüsünü her bitki üzerinde kullandı. Daha sonra köpeklerini ormanda gezdiren komşularla karşılaştık ve Ümit tabii ki köpeklerden kaçtı. Banka geldiğimizde yan komşu köpekleriyle dinleniyordu. Ümit'i köpekleri sevmeye bu köpeklerin onun arkadaşları olduğuna ikna edebildik. Kısaca ona köpeklerin hangi hareketlerinin düşmanca hangilerinin dostça olduğunu anlatmaya çalıştım. 

Sonra Serkan'a verdiğimiz sözü unuttuk ve banktan yukarı çıktık. Yolda ölü bir köstebek, ölü bir kuş, ve yine ölü bir kelebek gördük. Ümit Serkan'dan önce köstebek gördüğünü söylediğinde başımın dertte olduğunu anladım. Eve dönüş yolunda bir kelebek peşinde koşturdum ama havanın çok rüzgarlı olması nedeniyle istediğim çekimleri yapamadım. 

Eve geldiğimizde Ümit tabii ki köstebeği ve diğer şeyleri herkese anlatmaya başladı, ben de o sırada tuvalete gittim. Tuvaletin kapısının tekmelenmesiyle birden yerimden sıçradım. Kapıyı açtığımda Serkan saldırıya geçti. 'Hani banka kadar gidecektiniz?' diyerek yumruklarıyla göbeğimin kalın yağ tabakalarını yoklamaya başladı. Verecek cevap bulamadım. Belki de yıllarca göremeyeceğimiz şeyler görmüştük dönüş yolunda ama Serkan'a sadece resimleri gösterebileceğimi söyleyebildim.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Ümit ve Serkan (22)

Bu sabah okul festivaline giderken yolda Ümit matematiksel bir dille yapılacak koşu hakkında sorular sormaya başladı. Önce kısaca yarıştan bahsedeyim. Çocuklar ellerinde kendi isimlerine hazırlanmış bir kart ile koşuyorlar ve her turda bir damga alıyorlar. En fazla onbeş tur koşuluyor ve sonra da ebeveynler UNICEF'e tur başına belli bir miktar bağışta bulunuyor. Ümit'in aklına takılan soru aslında tur başına bağışlanan para ile bazı toplam bağış mitarlarının elde edilememesi, yani tam sayıların bölünebilmeleri üzerine. Tabii ki soruyu aynen aşağıdaki gibi sordu:

- Baba, Jack (nereden çıktığını hala çözemedim) tur başına 2€ bağışlıyor. Toplamda 15 € bağışlaması için kaç tur koşması lazım?

22 Haziran 2012 Cuma

Acil beslenme

Havalar bir kaç gündür bozuk olduğundan kozadan çıkan kelebekler kısmen iki gündür kutularda bekliyordu. Bu sabah kutuları kontrol için açtığımda iki kelebeğin hareketsiz yattığını görünce moralim bozuldu. Demek açlığa o kadar dayanamıyorlardı. Evden çıkmadan önce hemen kutulara meyve parçaları koydum ve kutu dışındaki kelebekleri de yine meyve parçalarıyla topladım. Bunun işe yarayacağından pek emin değildim ama kelebekler şeftali ve elma parçalarına ilgi gösterdiler.


Bu akşam işten eve gelince de bulabildiğim diğer kelebekleri de saldım. Ne yazık ki salonda bir tane daha ölü kelebek buldum. Şimdi elimde büyüteç onu yakından incelemekle meşgulüm.

21 Haziran 2012 Perşembe

Kurbağa

Çocuklar çarşamba günü doğal parkta küçük bir kurbağa bulmuş. Kayınvalidemin bahçesindeki havuza koymak için getirmişler. Bu sabah kısaca aşağıdaki filmi çektim.


Bana ulaşan son haberlere göre çocuklar kurbağayı bahçedeki havuza değil, köyün yakınlarındaki büyükçe bir göle getirmişler. Kendisini binlerce kuzeninin yanında bir daha göremeyeceğiz heralde.

Amiralin doğumu

Belki doğum anını tam olarak çekebilirim diye yirmi tane kadar tırtıl toplamıştım. Hepsi de kozaya girdi ve salı gününden beri amiraller üçer beşer kozalardan çıkmaya başladı. Ne yazık ki tam çıkış anını yine yakalayamadım ama hemen sonrasını çekebildim. Kelebek kozadan çıktığında kanatlar kozanın içindeki gibi kıvrılmış oluyor ve kelebek kanatların normal şekline gelmesini bir yerde asılı durarak bekliyor. 


Yukarıdaki sahnede görülen kırmızı lekeler daha önce çıkan kelebeklerin bıraktığı kan izleri. Bazıları yukarı tırmanırken düşüyor heralde ve panik halinde debelenirken yaralanıyorlar. Neyse ki ciddi yaralanan bir kelebek olmadı. 

Bu sabah ve akşam yağmur biraz ara verdi ve çocuklarla kelebeklerin bir kısmını serbest bıraktık. Uçmaya hazır olmayıp da kutuda kalmayı seçenleri yine eve götürdük.


Sabah tahliyesinde Serkan da hazır bulundu. Akşam ise Ümit de bize eşlik etti ama filmde sadece sesi duyuluyor.


17 Haziran 2012 Pazar

Kırlangıçlarımız

Oturduğumuz evin çatısının altında geçen yıldan kalma bir buçuk tane kırlangıç yuvası var. Biri şu anda iki çocuklu bir kırlangıç ailesine yuvalık hizmeti veriyor, diğeri ise başka kırlangıçlar tarafından arada sırada onarılıyor. Bu sabah sonunda güzel bir hava vardı da sonunda aşağıdaki filmi çekebildim.


Umarım diğer yuva da tamamlanır da daha çok kırlangıçla tanışma şansı bulabilirim.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Koza

Tırtılların hayatı boyunca yaşadığı en ilginç iki olaydan biri kozanın hazırlanmasıdır. Şimdiye kadarki tırtıllarda koza yapma aşamasını hep kaçırmıştım. Bu sefer aynı türden yirmi kadar tırtıl topladım ve cuma akşamı beş altı tanesi koza öncesi pozisyonlarını aldılar (kabın tepesindeki tüle asılı pozisyonda beklemeye başladılar). Sabah kalktığımda bir koza hazırdı. Tuvalete gidip gelene kadar iki koza daha bitmişti. Bunun üzerine tırtılları asılı oldukları tülle aldım, tülü çamaşır askısına astım ve altına da fotoğraf kamerasını koydum. Bir süre sonra diğer kozalar da bitmişti ve bu sefer bu olayı kaydetmeyi başarmıştım. Koza yapımının bu kadar çabuk ve ilginç olduğunu bilmiyordum ve hala nasıl olduğunu anlamış değilim. Aşağıda son kozanın oluştuğu altı dakikalık filmi görebilirsiniz.


8 Haziran 2012 Cuma

Örümcek avı


Bahçede bir kaç yıl önce ağ yapmadan avlanan bir örümcek görmüştüm, saklandığı yerden çıkıp tehlikenin farkında olmayan avının üstüne atlayıp felç ediyor ve sonra da yiyor. Bu gün bahçede bu örümceklerden bir kaç tane görünce avlanma sahnesini de çekmeye karar verdim.

Misumena vatia

Bu türün dişileri renklerini beyazdan sarıya kadar değiştirebiliyorlarmış ve bu özeliiklerini av sırasında ortama uygun bir şekilde saklanmak için kullanıyorlar. Ayrıca 2006 yılının örümceği seçilmişler. 

Yukarıdaki resimdeki örümceği gözlemeye başladım ve ilk av adayı kısa süre sonra olay yerine geldi ama nedense örümcek bu kolay avla ilgilenmedi.


Daha sonra örümcek çiçeğin altında saklandı ve şansımı bir daha denemeye karar verdim. Bir süre sonra başka bir av geldi ve rüzgara rağmen av sahnesini çekebildim.




Bu gün ormanın bizim eve yakın olan kısmını ilk kez dolaştım ve yukarıdaki tür örümceğin başka örneklerini gördüm. Bunlar çiçek yerine ağaçlarda pusuya yattıklarından renkleri de ona göre biraz farklıydı.


1 Haziran 2012 Cuma

Tırtıllar (7)

Haftabaşı günlerim şirket ve briç dersleriyle geçtiği için tırtıllarla pek ilgilenemiyorum. Geçtiğimiz salı akşamı da turnuvadan eve geç geldim ve kısaca tırtıl kutularına bir baktım. Kozaların olduğu kutuda kana benzeyen kırmızı lekeler vardı ve ilk iş olarak panikle kozaları saydım. Üç tane olması gerekirken sadece iki tane bulabildim. Acaba üçüncüye ne oldu, kan lekeleri nereden geliyor derken kutunun kapağında başaşağı asılı duran yırtıkpırtık kelebeğini gördüm. Kanatları kapalı bir şekilde hareketsizce bekliyordu. Kanadının alt tarafındaki beyaz C işareti çok net görülüyordu. Asıl şaşırtıcı olan şey ise yırtıkpırtık kozasının sağlam bir şekilde kutuda duruyor olmasıydı. Kapağı kaldırıp yakından bakmak istediğimde kelebek aniden uçup bir yerde saklandı. Yatmayı planlarken kelebeği aramaya başladım. Kafamı kaldırır kaldırmaz pencerede bir adet amiral kelebeği gördüm. Bu kelebeğin tırtılı bende yok diye düşünüyordum, ayrıca sadece bir koza bozulmuştu ve odada iki kelebek vardı. Lea'nın kelebekleri avlamamasını ümit ederek yatmaya gittim. 

Sabahleyin kelebeklerin fotoğrafını çekip serbest bırakma planımı havanın yağmurlu ve soğuk olması nedeniyle erteledim. Bu sırada yırtıkpırtık da saklandığı yerden çıktı. İşe gitmeden önce bodrumdan iki ayakkabı kutusu aldım ve kelebekleri sakince durabilecekleri karanlık ama güvenli hücrelerine yerleştirdim. Ani hareket yapmadıkça parmağımın üzerinde sakince durmaları bugüne kadar sadece Serkan'ın başardığı bir olaydı. 

Havaların kötü gitmesi nedeniyle kelebekler perşembe gününü de kutularında geçirdiler. Hareketsiz durdukları sürece enerjiye ihtiyaçları olmadıklarından yiyecek vermeye gerek yokmuş, zaten yiyecek olarak ne vereceğimi de bilmiyordum. Yine de kutulara şekerli su ve küçük meyve parçaları koydum. 

Sonunda cuma sabahı yağmur durdu ve güneş de bulutların arasından kendini çaktırmadan hafifçe gösterdi. Zaman geldi diyerek fotoğraf makinemi alıp ve yırtıkpırtık ile bahçeye indim. 

Yırtıkpırtık esaretten sonra ilk kez kamera karşısında

Bu filmden kısa süre sonra da yırtıkpırtık özgürlüğe doğru uçtu. Fakat bu saatlerde avlanmaya başlamış olan kırlangıçlara yakalanma şansı da var.

Ardından içeri gidip amirali aldım. Amiral yırtıkpırtıktan daha çok oyalandı, belki de yaralanmış olması nedeniyle o kadar çabuk uçup gitmedi. 

Amiral ağaç gövdesinde son uçuş kontrollerini yapıyor. Sol kanadın altındaki ve sağ kanadın üstündeki yaralanmalar burada görülebiliyor. Dilerim tabiat ana bunların nasıl iyileşeceğini biliyordur.


Bu akşam eve geldiğimde salı gecesi kafamı karıştıran koza bilmecesinin çözümünü de fotoğraflarla belgeledim.
Yırtıkpırtığın hemen hemen hiç bozulmamış kozası, arka kapıdan kaçmış. Kozanın dalla birleştiği yerde görünen parça koza yapımı sırasında artık bir daha kullanılmayacağı için atılan çene kısmı.

Bu da amiralin kozası, artık kullanılacak durumda değil.