30 Ağustos 2011 Salı

Trick ya da fizik

Trick, Serkan ve Ümit'le aramızda kullandığımız bir kelime. Neden ya da nasıl olduğunu açıklayamadığımız veya açıklamak istemediğimiz şeyler için kullanıyoruz. İlüzyonist numaraları gibi ama çok normal şeyler için de kullanıyoruz bunu. Bir iki gündür onlara su ve hava ile basit fizik deneylerini trick diye satıyorum. İlk önce küvette boş bardağın içine kağıt mendil koyup ağzı aşağıya gelecek şekilde tamamen suyun içine soktum. Mendilin kuru kaldığını görünce biraz şaşırdılar. Bugün de yatmadan önce içi su dolu bardağın ağzını kağıtla kapatıp bardağı ters çevirme deneyini yaptık. Üzerinde su olan ve altında bir şey olmayan kağıt yere düşmeyince biraz şaşırdılar. Önce Serkan deneyi başarıyla yapıp gülmeye başladı. Sonra Ümit'e nasıl yapacağını anlattı ve Ümit de yaptı. Serkan hemen bu trick'i kendi numarası olarak pazarlamaya başlerken Ümit kağıdın neden düşmediğini sormaya başladı. 'Bunu okulda öğreneceksiniz' deyip ikisini de yatağa gönderdim.

28 Ağustos 2011 Pazar

Atıl Felix

Felix kaynanamın yeni kedisi. Kaynanamın bir kedide aradığı her özelliğe de sahip. Siyah, erkek yavru kedi. Yeni yeni bahçeye çıkmasına izin veriyorlar. Ben de fotoğraf makinesi aldığımdan beri bahçede sık sık böcek safarisine çıktığımdan çok karşılaşıyoruz. Hatta peşimden ayrılmıyor bile diyebilirim. Tabii ki bu davranış benim avımın genelde kaçmasına yarıyor ama karşılığında daha komik sahneler çekebiliyorum.







26 Ağustos 2011 Cuma

Mugglelar her yerde

Büyü yapamayan insanların yanında büyü yapmak gerçekten çok sakıncalı olabiliyor. İş hayatında bazen karşılaştığım bir durum:
 Servis elemanı içeri girer ve müşterideki bir makinenin doğru çalışmadığını anlatır. Bazı sorularıma cevap verir. Geri kalan cevapları almak için makineye bağlanırım. Servis elemanı da omuzumun üzerinden neler yaptığımı seyretmeye başlar. Genelde birkaç dakika sonra olay anlaşılır ve kısa yoldan sorunu çözerim. Sonuçta beni bekleyen 'daha önemli' işlerim vardır. Sorun çözülmüştür, herkes mutludur.
Birkaç gün sonra aynı servis elemanı bu sefer müşterinin yanından arar. 'Makinede geçenki gibi bir sorun var bakabilir misin?' der. Makineye bakarım ama bir terslik olduğu hemen bellidir. 'Müşteri bu makineyi nasıl bu hale getirdi?' diye sorarım. O da anlatmaya başlar:
'Geçen seferki gibi bir hata vardı. Ben de senin geçen sefer yaptığını yaptım. Sonra böyle oldu'.
O anda durumu anlarım. Ne de olsa benim hatam. Elemana şöyle derim:
'Benim dediğimi yap. Yaptığımı yapma.'

23 Ağustos 2011 Salı

Musteri genleri

Tipik musteri tepkileri demek cocuklukta gelisiyormus. Gecen printerin icine camasir mandali dustugunde tabii ki calismiyordu. Umit de bu sirada her zamanki gibi bir seyler anlatiyordu. Ben de ona "oglum printer bozuk" dedim. Umit de aninda "Ben bir sey yapmadim. Serkan yapti." diye savunmasini verdi. Cocuklarin gelecege yeterince hazir oldugunu gormek cok guzel.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Almanya'da calismak cok tehlikeli

Ise giderken her gun gectigim koy. Almanya'da trenlerin durmadan yolcu indirip bindirdigi tek istasyon bu.

Nezaket

Pazartesi gunleri cocuklarin pazar gunu aldiklari harcliklari harcama gunudur. Trenden inip eve dogru yuruyorum, o sirada yanimda bir araba duruyor. Katja ve cocuklar alisveristen donuyorlar. Son yuz metreyi yurumek zorunda degilim, harika. Biniyorum ve cocuklarin sorulari basliyor. Bak ne aldim? Bunu gordun mu? Bu sirada Serkan, aldigi keklerden yemek isteyip istemedigimi soruyor. Ben de bu sefer evet diyorum. Bunun uzerine Serkan'dan hayir cevabini aliyorum. Sanirim ikimiz de bu cevaplari beklemiyorduk.