Almanya'da bir proje nasıl yapılır? Tabii ki her şey her yenilikçi şirkette olduğu gibi satış bölümünün müşteriye o güne kadar yapılmamış bir şey satmasıyla başlar. Satış bölümü bu ürünün neden daha önceden kimsenin aklına gelmemiş olduğunu düşünerek kendine methiyeler dizer ama bunun nedenleri açıktır aslında. Bu proje ya imkansız ya anlamsızdır. Kısaca ekonomik değildir. Eğer bunlardan biri olmasaydı sektöre bizden beş yıl önce girmiş firmalar bunu çoktan yapmış olurlardı. Ne de olsa onların da bizimkiler gibi çalışan AR-GE ve satış bölümleri var. Bundan sonra biz bir teklif yazarız, masrafı ve teslim tarihini karşı tarafa bildiririz. Onlar da kabul eder ve proje resmen başlar.
Bir de patron tarafından yönetilen projeler vardır. Alışılagelmiş yöntemlerden çok daha farklı olur bunlar. Kahve otomatında sıra beklerken patron hızla yanınıza gelir ve kısaca bir işlemin yapılabilip yapılamayacağını sorar. Sorduğu şey tabii ki genel bir şeydir, kolay görünür ve siz de evet dersiniz. Konuşma o anda biter ve patron geldiğinden daha hızlı bir şekilde uzaklaşır. Bu davranış şeması tecrübeli elemanlarda "Ne yaptım ben?" sorgulamasını başlatır ve başlatmalıdır da, çünkü geri dönülmez bir felaket zincirinin tetikleyicisidir o düşünmeden, sonsuz özgüvenle verilmiş evet cevabı. Uzman kişi bu cevabın olası sonuçlarını düşünürken patron müşteriyi arayıp sözleşmenin şartlarını belirlemekle meşguldür. Evet, patron bu işin ne kadar zaman alacağını size sormaz. Aslında sorar ama nasıl sorar?
Kahvenizi aldıktan birkaç ay sonra kantinde yemek sırasındasınızdır ve patron hızla yanınıza gelir. Bu sefer müşterinin adını verir ve bu işin ne kadar zamanda biteceğini sorar. Ne yapacağınızı bilmiyorsunuz ama patron bu işin ne zaman biteceğini bilmek istiyor. Zaman kazanmak için proje hakkında sorular sorabilirsiniz ama alacağınız tek cevap bunu aylar önce zaten konuşmuş olduğunuzdur. Hafızanız kuvvetliyse kahve otomatını hatırlarsınız ama ne yapılacağını hala bilmiyorsunuz. Panik yok, bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceksiniz ve öğrenseniz de vereceğiniz cevabın doğruluğunu ya da kabul edilebilirliğini değiştirmeyecektir. Diyelim üç ay dediniz. Patron yine hızla uzaklaşır.
Patronla aynı proje hakkında iki kere sözel temasta bulunmak hayra alamet değildir. Bunu bilerek grup şefiyle konuşmaya gidersiniz. Durumu anlatırsınız. Yapılabilecek işleri konuşursunuz ama tabii ki o da ne yapılacağını bilmez. Bu yüzden en kötü ihtimal üzerinden planlar yaparsınız. Siz hala üç aylık tahmininizde diretirsiniz ama bu süre zarfında diğer işler tarafından rahatsız edilmemek şartıyla bunu yapabileceğinizi söylersiniz. Bu bir tür kapalı pazarlıktır, bakalım bu proje şef ya da patron için ne kadar önemli? Şef ayrıntıları öğrenmek için patronla görüşmeye gider. Döndüğünde ayrıntıları öğrenenememiştir ama patron iyi niyetini size destek olabilecek bir eleman olup olmadığını sorarak göstermiştir. Tabii ki tecrübeli bir çalışan olarak bu kadar dar bir zamanlı projeye yeni eleman almanın işi daha yavaşlatacağını söylersiniz. Yeni elemanı size yardım edebilecek seviyeye gelene kadar eğitmek aylar sürecektir. Şef bu cevabı patrona diplomatik bir dille iletir ve cevap olarak da size destek olacak bölümle bir toplantı yapılacağını bldirir.
Bu noktada bilinen tek şey projenin hangi müşteri için olduğudur. Bilinmeyenler ise projede neler yapılacağı, ne zaman başlayacağı ve ne zaman biteceği. Evet, o kadar tecrübelisiniz ki patronun son hareketlerinden sizin üç aylık teklifinizi kabul etmediğini anlamışsınızdır. Büyük ihtimalle de projenin bitiş tarihi de aylar önce siz kahvenizi yudumlarken karşılıklı olarak imzalanmıştır.
Toplantıda olayla hiç ilgisi olmayan insanlardan projenin altı hafta sonra teslim edileceğini ve tabii ki standard bir ürün yapılmayacağını öğrenirsiniz. Standard olmayan kısım için başka bir bölüm ile çalışmak gerekecektir. Durum beklediğiniz kadar kötü değildir. En azından size kısa vadede başka bir eleman vermediler. Bunun nedeni, işe yaramayacağını kabul ettiklerinden değil de vermeyi düşündükleri adamın o sırada boşta olmamasıdır.
Toplantı çıkışında iyice rahatlamışsınızdır çünkü isteyebileceğiniz her şey hazırdır. Size verilen zaman daha da azaldığından diğer işlerin hepsini geri çevirebilirsiniz. En basit hata için bile patronu araya sürebilirsiniz. Ayrıca zaman o kadar kısadır ki artık proje imkansızdır. Her zamanki gibi projede başkalarının da olduğunu ve onların da bütün işleri aynı altı haftada yapmaları gerektiğini unutmuşlar. Tebrikler! Tatil gibi bir altı hafta sizi bekliyor.
Bir de patron tarafından yönetilen projeler vardır. Alışılagelmiş yöntemlerden çok daha farklı olur bunlar. Kahve otomatında sıra beklerken patron hızla yanınıza gelir ve kısaca bir işlemin yapılabilip yapılamayacağını sorar. Sorduğu şey tabii ki genel bir şeydir, kolay görünür ve siz de evet dersiniz. Konuşma o anda biter ve patron geldiğinden daha hızlı bir şekilde uzaklaşır. Bu davranış şeması tecrübeli elemanlarda "Ne yaptım ben?" sorgulamasını başlatır ve başlatmalıdır da, çünkü geri dönülmez bir felaket zincirinin tetikleyicisidir o düşünmeden, sonsuz özgüvenle verilmiş evet cevabı. Uzman kişi bu cevabın olası sonuçlarını düşünürken patron müşteriyi arayıp sözleşmenin şartlarını belirlemekle meşguldür. Evet, patron bu işin ne kadar zaman alacağını size sormaz. Aslında sorar ama nasıl sorar?
Kahvenizi aldıktan birkaç ay sonra kantinde yemek sırasındasınızdır ve patron hızla yanınıza gelir. Bu sefer müşterinin adını verir ve bu işin ne kadar zamanda biteceğini sorar. Ne yapacağınızı bilmiyorsunuz ama patron bu işin ne zaman biteceğini bilmek istiyor. Zaman kazanmak için proje hakkında sorular sorabilirsiniz ama alacağınız tek cevap bunu aylar önce zaten konuşmuş olduğunuzdur. Hafızanız kuvvetliyse kahve otomatını hatırlarsınız ama ne yapılacağını hala bilmiyorsunuz. Panik yok, bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceksiniz ve öğrenseniz de vereceğiniz cevabın doğruluğunu ya da kabul edilebilirliğini değiştirmeyecektir. Diyelim üç ay dediniz. Patron yine hızla uzaklaşır.
Patronla aynı proje hakkında iki kere sözel temasta bulunmak hayra alamet değildir. Bunu bilerek grup şefiyle konuşmaya gidersiniz. Durumu anlatırsınız. Yapılabilecek işleri konuşursunuz ama tabii ki o da ne yapılacağını bilmez. Bu yüzden en kötü ihtimal üzerinden planlar yaparsınız. Siz hala üç aylık tahmininizde diretirsiniz ama bu süre zarfında diğer işler tarafından rahatsız edilmemek şartıyla bunu yapabileceğinizi söylersiniz. Bu bir tür kapalı pazarlıktır, bakalım bu proje şef ya da patron için ne kadar önemli? Şef ayrıntıları öğrenmek için patronla görüşmeye gider. Döndüğünde ayrıntıları öğrenenememiştir ama patron iyi niyetini size destek olabilecek bir eleman olup olmadığını sorarak göstermiştir. Tabii ki tecrübeli bir çalışan olarak bu kadar dar bir zamanlı projeye yeni eleman almanın işi daha yavaşlatacağını söylersiniz. Yeni elemanı size yardım edebilecek seviyeye gelene kadar eğitmek aylar sürecektir. Şef bu cevabı patrona diplomatik bir dille iletir ve cevap olarak da size destek olacak bölümle bir toplantı yapılacağını bldirir.
Bu noktada bilinen tek şey projenin hangi müşteri için olduğudur. Bilinmeyenler ise projede neler yapılacağı, ne zaman başlayacağı ve ne zaman biteceği. Evet, o kadar tecrübelisiniz ki patronun son hareketlerinden sizin üç aylık teklifinizi kabul etmediğini anlamışsınızdır. Büyük ihtimalle de projenin bitiş tarihi de aylar önce siz kahvenizi yudumlarken karşılıklı olarak imzalanmıştır.
Toplantıda olayla hiç ilgisi olmayan insanlardan projenin altı hafta sonra teslim edileceğini ve tabii ki standard bir ürün yapılmayacağını öğrenirsiniz. Standard olmayan kısım için başka bir bölüm ile çalışmak gerekecektir. Durum beklediğiniz kadar kötü değildir. En azından size kısa vadede başka bir eleman vermediler. Bunun nedeni, işe yaramayacağını kabul ettiklerinden değil de vermeyi düşündükleri adamın o sırada boşta olmamasıdır.
Toplantı çıkışında iyice rahatlamışsınızdır çünkü isteyebileceğiniz her şey hazırdır. Size verilen zaman daha da azaldığından diğer işlerin hepsini geri çevirebilirsiniz. En basit hata için bile patronu araya sürebilirsiniz. Ayrıca zaman o kadar kısadır ki artık proje imkansızdır. Her zamanki gibi projede başkalarının da olduğunu ve onların da bütün işleri aynı altı haftada yapmaları gerektiğini unutmuşlar. Tebrikler! Tatil gibi bir altı hafta sizi bekliyor.