25 Mayıs 2014 Pazar

Diktatör deplasmanda

Dün akşam hiç tanımadığım bir erkeğe sırf bir başbakana benziyor diye usulca yaklaşıp "Naber lan, diktatör?" dedim. 

Adam diktatör çıkmasın mı?

Bu sabah hastanedeki odamda televizyonda canlı yapılan bir konuşmayı vücudumu hareket ettiremediğimi fark etmem üzerine dinlemek zorunda kaldım.

"Dün akşam meydana gelen olaylar olağan şeylerdir. Tanımadığınız insanlarla konuşmanın fıtratında uyarılmak vardır. Arkadaşımıza gereken tüm müdaheleler önce benim ardından da Alman sağlık ekipleri tarafından hemen yapılmıştır. Daha kim olduğu bilinmeden konuşulan insanlar bunlara nasıl sabrediyor anlamıyorum ..."

Kanalı değiştiremediğimi fark eden vücudum yapılması gerekeni yaptı ve bağlı olduğum makinelerin alarmları ötmeye başladı. Odaya koşarak gelen hemşire televizyondaki yayını görünce kafasını iki yana sallayarak kanalı değiştirdi ve bütün gürültüler birden sustu. Hemşirenin infüzyonu takması ile huzurlu bir pazar günü ile aramda hiçbir engel kalmamış oldu. Hayat bana güzel.



19 Mayıs 2014 Pazartesi

Dr

Yok yok, hekimlerden bahsetmeyeceğim. Kahramanımız, doktora yapmış bir mühendis ve beni doktor ünvanları acaba Alman bakkallarında mı satılıyor diye düşünmeye sevk etmeyi başarmış bir kişi. Lakabı da kısaca Dr.

Beş yıl önce şirketin yeni bir projeye başlamasıyla eski grubumdan "geçici" olarak ayrılıp yeni grubuma katılmıştım. Dr da şirkette işe yeni başlamıştı, proje yöneticisi olarak. İlk temaslar teknik bilgisinin yetersiz olduğu izlenimini bıraktı üzerimizde ama bunu pek dert etmedik. Yeni şirket, yeni proje, değişik teknoloji. Olağan şeyler bunlar. Hem adamın akademik geçmişi var, çabuk kavrar bunları diye düşündük. 

İyimserliğim patronun da katıldığı ilk toplantıya kadar devam etti. Toplantının konusu ürettiğimiz yeni makinelerin diğer ürünlerimiz gibi merkezi istatistik sistemine entegre edilmesiydi. Neler lazım? Yapılması ne kadar sürer? Nasıl olmalı? Sabahtan Dr ile konuşup neler yapılması gerektiğini anlatmıştım ve istatistiklerin de en erken iki ay sonra hazır olabileceğini belirtmiştim. Toplantı boyunca uzunca tartışmalar oldu ama sonunda patronun da ağırlığıyla istatistiklerin nasıl yapılacağına karar verildi. İstatistikleri toplayacak arkadaş da benim tahminim gibi iki ay süre lazım deyince Dr parlamak için fırsatın eline geçtiğini düşünerek sabah kendisine anlattığım adımları arkadaşa sormaya başladı:

Dr: Makine hatalı ürünleri belli hata sınıflarına göre sayacak, değil mi?
Arkadaş: İstatistik oluşturmak için bunu yapmalı, evet.
Dr: Bu sayaç değerlerini de merkeze bağlanana kadar kendi istatistikleri içinde makinedeki veritabanında tutacak, değil mi?
Arkadaş: Evet.
Dr: Bu istatistikler ana merkeze bir protokol ile taşınacak, değil mi?
Arkadaş: Tabii ki veri kaybını önleyecek bir protokol olmalı.
Dr: Merkezi program bu istatistikleri kendi veritabanına kaydedecek, değil mi?
Arkadaş: Evet.
Dr: Merkezi program daha sonra bu istatistikleri birleştirip, diğer makinelerin istatistikleriyle listeleyecek, değil mi?
Arkadaş: Evet.
Dr: İstendiğinde bu istatistiklerin çıktısı alınabilecek, öyle mi?
Arkadaş: Müşteriler bu özelliği genelde ister, evet.
Dr: Madem her şey bu kadar açık istatistik modülü neden en erken iki ay sonra hazır oluyor?
Arkadaş: (hafif bir şaşkınlıktan sonra) E, bütün bunları birilerinin programlaması lazım da ondan.

Geçen cuma günü öğrendiğime göre Dr bizim bölümün şefi olmuş. Anlaşılan şirkette kafa hafifledikçe yükselme şansı artıyor. 



11 Mayıs 2014 Pazar

Serkan ve kene

Salonda buzun erimesi deneyini yaparken Serkan ağlayarak yanıma geldi ve kene var, korkuyorum demeye başladı. Dünden beri iki kene çıkarmış olmasıyla övünen biri için oldukça abartı bir tepki diye düşünürken keneyi göstermesini söyledim. Pantalonunu indirdi. Her zamanki gibi bir durum diye gülümsedim. Bunun için ağlanır mıydı? Donunu indirdi. Düşüncelerim birden bacakta kene avından ne oluyor lan yönüne doğru kaymaya başladı. Testislerini çekiştirerek keneyi gösterdi sonunda. Neyseki olay yeri görünen ve ulaşılabilen bir yerdeydi. Tırnaklarımla keneyi çıkarma denemem başarılı olmayınca deney aletlerimin arasından sivri uçlu cımbızı  aldım. Bunu gören Serkan tabii ki isyan etmeye başladı ama aksi takdirde hastaneye gitmemiz gerektiğini söylemem ve sivri uç testislere doğru gelmeyecek sözü vermemden sonra müdaheleyi kabul etti. Kene cımbızın kenarıyla uzaklaştırıldıktan sonra Serkan'ın aldığı derin nefesi heralde komşulardan duymayan kalmamıştır.

4 Mayıs 2014 Pazar

Ümit ve Serkan - Haftasonu sabah programı

06:00 Kalkış ve koşuşturma
06:01 Televizyonun açılışı ve sevinç çığlıkları
06:03 Salonun kullanılamayacak hale getirilmesi
06:58 Buzdolabındaki çikolataların topluca imhası
07:13 Salonda top oynama ve ilk azar
07:42 Çocuk odasında top oynama ve ikinci azar
08:15 Anne ve babayı o gün öğrenilmiş illüzyon gösterisiyle uyandırmak (Gözlerimi                açamamışım daha. Parayı göremiyorum ki kayboluşunu göreyim).
08:37 Mutfağın kediler tarafından dağıtılması.
08:55 Anne ve babanın kalkışı ve televizyonun kapanışı. Çocuklar odalarını                              toplamaya odalarına, biz de etrafı toplamaya çalışmaya. Dört saat sonra pes                  ederek hep beraber evden kaçış.